Günümüzün hızla dijitalleşen dünyasında inovasyon, ekonomik büyümenin, rekabet gücünün ve sürdürülebilir kalkınmanın temel itici gücü haline gelmiştir. Bu bağlamda, Teknoloji Geliştirme Merkezleri (TEKMER), girişimcilik kültürünü destekleyen, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini ticarileştiren, yerel potansiyeli küresel pazarlara taşıyan yapılar olarak stratejik bir konumda bulunmaktadır. TEKMER’ler, sadece teknoloji üretim merkezleri değil; aynı zamanda yerel kalkınmayı teşvik eden, toplumsal dayanıklılığı artıran ve sürdürülebilir inovasyonun altyapısını güçlendiren önemli kurumlardır.
1.İnovasyonun Gücü:Fikirden Katma Değere Giden Yol
Günümüzde inovasyon, artık sadece yeni fikirler bulmakla sınırlı bir kavram değil; ekonomik büyümenin, toplumsal dönüşümün ve sürdürülebilir kalkınmanın kalbinde yer alıyor.
Klasik ekonomi teorilerinin önde gelen ismi Joseph Schumpeter’in yıllar önce söylediği gibi, inovasyon “yeni bir fikri ekonomik değere dönüştürme” sürecidir (Schumpeter, 1934). Yani mesele yalnızca yaratıcı bir fikir bulmak değil, o fikri topluma fayda sağlayan, piyasada karşılık bulan bir değere dönüştürebilmektir.
Bugün inovasyon dediğimizde akla sadece teknoloji değil, aynı zamanda ekonomik kalkınma, toplumsal kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik geliyor (Fagerberg, 2005; Lundvall, 2016). Küresel ölçekte yapılan araştırmalar da bunu destekliyor: dijitalleşmenin hız kazandığı bu çağda, inovasyon artık ülkelerin uluslararası rekabet gücünü belirleyen en önemli faktörlerden biri haline geldi (World Economic Forum, 2024).
Türkiye için inovasyonun anlamı biraz daha derin. Çünkü burada mesele yalnızca teknoloji üretmek değil; aynı zamanda şehirlerin ekonomik çeşitliliğini artırmak, genç girişimcilere alan açmak ve bölgesel farkları azaltmak…
İşte tam bu noktada TEKMER’ler devreye giriyor. Bu merkezler, fikirleri gerçeğe dönüştüren, yerelde doğan potansiyeli destekleyen ve Türkiye’nin inovasyon ekosistemini tabandan yukarıya güçlendiren yapılardır.
Kısacası, TEKMER’ler bir fikrin sadece kâğıt üzerinde kalmaması için var.
2. TEKMER’lerle Girişimcilik Ekosistemini Güçlendirmek: Yerelden Küresele İnovasyon
Türkiye’de girişimcilik hikâyelerinin büyük kısmı artık sessiz bir dönüşümün içinde yazılıyor. Bu dönüşümün arkasında ise çoğu zaman adını sık duymadığımız ama birçok yeniliğin ilk adımının atıldığı yerler var; Teknoloji Geliştirme Merkezleri, yani TEKMER’ler.
TEKMER’ler, yalnızca ofis alanı ya da mentorluk sağlayan yapılar değil; aslında fikirlerin yeşerdiği, denendiği ve büyüdüğü inovasyon alanları. Burada bir girişimci, fikrini test etmek için laboratuvar buluyor, yatırımcılarla tanışıyor, hatta bazen şehrin yerel potansiyelinden ilham alarak yepyeni bir iş modeli kuruyor.
Türkiye genelinde sayıları giderek artan TEKMER’ler, inovasyonu sadece büyük şehirlerin tekelinden çıkarıp yerel ekonomilerin kalbine taşıyor.
Konya’da tarım teknolojileri üzerine çalışan bir girişim, İzmir’de temiz enerji projeleri geliştiren bir ekip ya da Gaziantep’te tekstil atıklarını yeniden değerlendiren bir start-up… Hepsi farklı alanlarda ama aynı çatı altında yerel potansiyeli küresel fırsata dönüştürme hedefiyle çalışıyor.
Bu yönüyle TEKMER’ler, aslında yerel kalkınmanın teknolojiyle buluştuğu nokta. OECD’nin (2023) vurguladığı gibi, bölgesel inovasyon politikaları ancak yereldeki bilgi ağları güçlendirildiğinde etkili olabiliyor. Türkiye’de TEKMER’ler, bu ağların en önemli düğüm noktalarından biri haline geldi.
Dijitalleşme çağında bu merkezlerin işlevi daha da kritik. Artık girişimcilik yalnızca fiziksel üretimle sınırlı değil; yapay zekâ, blokzincir, büyük veri ve siber güvenlik gibi alanlarda da yeni fırsatlar yaratıyor. Bu nedenle TEKMER’ler, bir yandan şehirlerin kendi teknolojik kimliğini güçlendirirken, diğer yandan Türkiye’yi küresel inovasyon ekosistemine bağlayan köprüler kuruyor.
3. Ekosistemin Kalbi: Yaratıcılıktan Ticarileşmeye İnovasyon Yolculuğu
Bir fikir nasıl ürüne, bir hayal nasıl ekonomik değere dönüşür?
Bu sorunun cevabı, inovasyonun kalbinde gizlidir. Her yenilikçi girişimin ardında; bir sorun tespiti, bir yaratıcı çözüm, uzun süren denemeler ve çoğu zaman sabırla örülmüş bir yolculuk vardır. İnovasyon süreci temelde dört aşamadan oluşur; Fikir üretimi, Ar-Ge ve geliştirme, prototipleme ve ticarileştirme.
TEKMER’ler bu sürecin her noktasında girişimcinin yanında yer alır.
Fikir aşamasında mentorluk ve eğitim sağlar; Ar-Ge aşamasında teknik altyapı sunar; prototipleme aşamasında laboratuvar, test imkânı ve uzman desteği verir; ticarileşme aşamasında ise yatırımcı ağlarıyla girişimciyi buluşturur (TÜBİTAK, 2024).
Bu döngü, sadece ekonomik değer üretmekle kalmaz; aynı zamanda bir öğrenme ekosistemi yaratır. Girişimciler birbirinden öğrenir, hatalar fırsata dönüşür, şehirler yeni iş alanları kazanır. Schumpeter’in (1934) vurguladığı gibi, inovasyon bir yıkım süreci değil, “yaratıcı bir yeniden yapılanmadır.”
Türkiye’de TEKMER’ler bu dönüşümün sessiz motorları olarak çalışıyor. Bir TEKMER’in içinde geliştirilen bir fikir, sadece bir girişim hikâyesi değil, aynı zamanda bir ekosistem başarısıdır. Çünkü bu merkezlerde üniversiteler, kamu kurumları, özel sektör ve sivil toplum bir araya gelir; her biri inovasyon zincirinin bir halkasını oluşturur. Bu iş birliği, Türkiye’nin yerelden küresele uzanan inovasyon yolculuğunun en canlı kanıtıdır (OECD, 2023). İnovasyon, yalnızca laboratuvarda değil; paylaşılan bir ekosistemde, birlikte düşünme ve üretme kültüründe hayat bulur.
4. Yerel Kalkınma ve İnovasyonun Kesişim Noktası: Şehirler İçin TEKMER’lerin Önemi
Şehirler artık sadece haritalarda noktalar değil; aynı zamanda fikirlerin filizlendiği, teknolojinin üretildiği, yaratıcı enerjinin ekonomiye dönüştüğü inovasyon sahneleri. TEKMER’ler, şehirlerin kendi potansiyelini keşfetmesine, geliştirmesine ve küresel düzeyde rekabet edebilir hale gelmesine aracılık ediyor.
TEKMER’ler yalnızca “ofis alanı sağlayan” yapılar değil. Onlar, yerel ekonominin ihtiyaçlarına odaklanan, şehirlerin özgün potansiyelini teknolojiyle buluşturan inovasyon merkezleri. Konya’da tarım teknolojilerine, İzmir’de yenilenebilir enerjiye, Gaziantep’te tekstil inovasyonuna, Ankara’da savunma teknolojilerine odaklanmak … işte bu çeşitlilik TEKMER’lerin fark yaratma gücünü gösteriyor.
TEKMER’lerin şehirler için yarattığı katkılar şöyle özetlenebilir:
Yerel girişimcilerin şehir dışına gitmeden, kendi şehirlerinde oyun kurucu olabilmesi ve büyüyebilmesi durumu genç yeteneklerin hem istihdam edilmesini hem şehirde kalmasını destekliyor.
Şehrin “geleneksel” sektörleriyle yeni teknoloji sektörlerinin buluşması inovasyonun zeminini oluşturuyor
Yerel inovasyon kültürünün gelişmesi TEKMER’ler sayesinde üniversite, sanayi, yatırımcı ekseninde bir ekosistem içinde yer alıyor; yerel farkındalık ve altyapı güçleniyor.
Ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçi girişimlerin doğma olasılığı artıyor; böylece şehir “küresel oyuncu”ya dönüşme potansiyeli kazanıyor.
5. Türkiye ve Dünyadan İlham Veren Örnekler
İnovasyon, her ülkenin kendi kültürel, ekonomik ve politik dokusuna göre biçimlenir. Ancak her başarılı örneğin ortak bir noktası vardır: Ekosistemi doğru kurgulamak. Girişimcilerin, üniversitelerin, kamu kurumlarının ve özel sektörün aynı hedef etrafında buluştuğu yerlerde inovasyon gerçek anlamda hayat bulur.
Türkiye, son on yılda inovasyon altyapısını güçlendirmede önemli adımlar attı. Bugün ülke genelinde Doksandan fazla TEKNOPARK ve otuzun üzerinde TEKMER faaliyet gösteriyor. Bu merkezler, yalnızca yüksek teknoloji üretimini desteklemekle kalmıyor; aynı zamanda şehirlerin kendi dinamiklerinden beslenen bir inovasyon kültürü oluşturuyor (TÜBİTAK, 2024).
Türkiye’deki örneklere bakacak olursak,
ODTÜ Teknokent, 1991 yılında kurularak Türkiye’nin ilk teknoloji geliştirme bölgesi unvanını aldı. Bugün 400’ün üzerinde Ar-Ge firması ve 7000’den fazla çalışanıyla Türkiye’nin en büyük inovasyon merkezlerinden biri.
İzmir Teknopark, enerji, biyoteknoloji ve çevre teknolojileri alanlarında öncü çalışmalar yürütüyor.
Orion Tekmer , savunma sanayii, havacılık, dijital dönüşüm, akıllı şehir teknolojileri ve yazılım geliştirme gibi stratejik alanlarda girişimcilere ön-kuluçka, kuluçka ve ticarileşme desteği sağlamaktadır. Mentorluk, yatırımcı ağlarına erişim ve globalleşme danışmanlığı gibi hizmetlerle yerel inovasyonun küresel pazarlara taşınmasını hedeflemektedir. Bu yönüyle, Ankara’nın “başkent ekosistemi” içinde stratejik bir girişimcilik üssü konumundadır.
Bu merkezlerin temel başarısı, yerel kaynakları küresel ağlarla birleştirme becerisi yani, inovasyon sadece büyük şehirlerin işi değil; artık Türkiye’nin dört bir yanında üretiliyor.
Dünyada ise, İsrail, kişi başına düşen start-up sayısı bakımından dünyada birinci sırada. Bunun ardında güçlü bir devlet politikası, erken aşama finansman araçları ve yüksek risk toleransı yatıyor (Senor ve Singer, 2009).
İsrail modeli, özellikle kamu destekli fonların (örneğin Yozma Programı) özel yatırımcılarla birlikte çalışması sayesinde girişimcilerin hızla küreselleşmesine olanak tanıyor.
Estonya, yalnızca bir teknoloji ülkesi değil, aynı zamanda bir dijital devlet modeli. e-Residency, dijital kimlik, e-Sağlık ve e-School gibi sistemlerle vatandaşlarının tüm kamusal işlemlerini çevrimiçi ortama taşımış durumda (Kalvet, 2012). Bu dijital altyapı, girişimcilik için ideal bir ortam oluşturuyor: Dünyanın dört bir yanından girişimciler, Estonya’da dijital olarak şirket kurabiliyor ve Avrupa Birliği pazarına erişim sağlayabiliyor.
Güney Kore’nin teknoloji başarısının temelinde uzun vadeli inovasyon politikaları var. 1960’larda sanayiye dayalı bir kalkınma stratejisiyle başlayan süreç, bugün Daedeok Innopolis gibi teknoloji bölgeleriyle sonuçlandı (OECD, 2019).Bu merkezler, üniversite-sanayi iş birliğini teşvik ediyor ve araştırma sonuçlarının ticarileştirilmesini destekliyor. Sonuç olarak Güney Kore, Ar-Ge harcamalarında GSYH’nin %4,9’una ulaşarak dünyanın en yenilikçi ülkelerinden biri haline geldi.
6. Gelecek Perspektifi: Yerelden Küresele İnovasyon
İnovasyonun sürdürülebilirliği, yalnızca teknolojik kapasiteye değil, aynı zamanda güçlü bir kamu-özel iş birliği modeline bağlıdır. Devletin düzenleyici ve destekleyici rolü, özel sektörün çevikliği ve akademinin bilgi üretme gücü birleştiğinde, yenilikçi çözümler hem yerel kalkınma hem de küresel rekabetçilik açısından değer yaratır (Etzkowitz ve Leydesdorff, 2000).
Türkiye’de KOSGEB, TÜBİTAK, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı gibi kurumların sağladığı teşvik programları; TEKMER’lerin sunduğu mentorluk, yatırımcı ağı ve ticarileştirme desteğiyle birleştiğinde sürdürülebilir inovasyonun temelleri güçlenmektedir (TÜBİTAK, 2023).
Bu merkezler, Ar-Ge’nin ticarileşmesi, girişimlerin uluslararası pazarlara erişimi ve yatırımcı çekme kapasitesi açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle savunma teknolojileri, yapay zekâ, sağlık teknolojileri ve yeşil inovasyon alanlarında geliştirilen projeler, Türkiye’nin küresel değer zincirine entegrasyonunu hızlandırmaktadır (WEF, 2020).
7. Geleceğin Haritası: Sürdürülebilir İnovasyon İçin Yeni Ufuklar
Geleceğin ekonomisi, yalnızca teknoloji üretenlerin değil; aynı zamanda bu teknolojiyi sürdürülebilir ve kapsayıcı biçimde kullanan toplumların eseri olacak. Bu dönüşüm sürecinde, Türkiye’nin inovasyon ekosisteminin merkezinde yer alan TEKMER’ler hem yerelde hem küresel ölçekte yeni ufuklar açan bir rol üstleniyor.
Artık inovasyonun başarısı yalnızca ekonomik büyüme göstergeleriyle değil; çevresel, toplumsal ve yönetişimsel (ESG) etkileriyle de değerlendiriliyor. Bu noktada TEKMER’ler , yeşil teknolojiler, dijital dönüşüm ve inovasyon projelerini destekleyerek, sürdürülebilir kalkınma hedefleriyle (SDG) uyumlu bir inovasyon modeli inşa ediyor (UNDP, 2022).
Örneğin, bazı TEKMER’ler yenilenebilir enerji girişimlerine, atık yönetimi teknolojilerine ve tarımda dijitalleşme uygulamalarına öncelik vererek sadece ekonomik değil, ekolojik ve sosyal değer de yaratıyor.
Ayrıca, sürdürülebilir inovasyon, çok aktörlü bir yönetişim anlayışını gerektiriyor. Kamu kurumları, özel sektör ve akademi arasındaki “Üçlü Sarmal (Triple Helix)” modelinin TEKMER’ler aracılığıyla somutlaştığı görülüyor. Bu model, bilginin ticarileşmesini ve toplumsal faydaya dönüşmesini hızlandırırken, bölgesel düzeyde inovasyon kapasitesinin yayılmasına da katkı sağlıyor.
Türkiye’nin inovasyon stratejisinde TEKMER’lerin geleceği, küresel rekabet gücünü artırırken yerel dayanıklılığı da güçlendirmek üzerine kurulu. Her TEKMER’in bulunduğu bölgeye özgü ihtiyaçlara cevap verebilmesi, inovasyonu merkezden çevreye taşırken bölgesel kalkınmada denge unsuru oluşturuyor. Bu, yalnızca “yerelden küresele” değil, aynı zamanda “küreselden yerele” bilgi ve teknoloji akışını mümkün kılıyor.
Geleceğin inovasyon politikaları, yalnızca yeni teknolojiler üretmeyi değil; bu teknolojilerin toplumsal fayda, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik temellerinde şekillenmesini esas alacak. TEKMER’ler bu anlamda Türkiye’nin sadece bugünün değil, yarının bilgi ekonomisinin de sessiz mimarları olmaya devam edecek.
Kaynakça
Fagerberg, J. (2005). Innovation: A guide to the literature. Oxford University Press. https://www.sv.uio.no/tik/InnoWP/tik_working_paper_20031012.pdfhttps://www.sv.uio.no/tik/InnoWP/tik_working_paper_20031012.pdf
Lundvall, B. Å. (2016). The learning economy and the economics of hope. Anthem Press. https://library.oapen.org/handle/20.500.12657/31613
OECD. (2018). Oslo Manual 2018: Guidelines for Collecting, Reporting and Using Data on Innovation. OECD Publishing. https://www.oecd.org/content/dam/oecd/en/publications/reports/2018/10/oslo-manual-2018_g1g9373b/9789264304604-en.pdf
Schumpeter, J. A. (1934). The theory of economic development. Harvard University Press. https://cruel.org/books/hy/shortschumpeter/SchumpeterTheoryofEconDev.pdf
World Economic Forum. (2024). The Global Competitiveness Report. Geneva: WEF. https://reports.weforum.org/docs/WEF_Annual_Report_2024_2025.pdf
OECD. (2023). Local Innovation and Regional Development: Policy Outlook 2023. Paris: OECD Publishing. https://www.oecd.org/en/publications/oecd-regional-outlook-2023_92cd40a0-en/full-report.html
TÜBİTAK. (2024). Teknoloji Geliştirme Merkezleri 2024 Faaliyet Raporu. Ankara: Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Yayınları. https://tubitak.gov.tr/sites/default/files/2025-03/TUBITAK_2024_Yili_Faaliyet_Raporu.pdf
World Bank. (2021). Innovation and regional development in Turkey: Building resilient local economies. World Bank Publications. https://documents1.worldbank.org/curated/en/930551595824880807/pdf/Building-Resilience-in-Turkey-Quantifying-Climate-and-Disaster-Risks-to-Critical-Infrastructure-Lifelines-and-Agriculture-New-Approaches.pdf
Kalvet, T. (2012). Innovation: A factor explaining e-government success in Estonia. Electronic Government, 9(2), 142–157. https://doi.org/10.1504/EG.2012.045912
OECD (2019). OECD science, technology and innovation outlook 2018: Adapting to technological and societal disruption. OECD Publishing. https://www.oecd.org/en/publications/oecd-science-technology-and-innovation-outlook-2018_sti_in_outlook-2018-en.html
Senor, D., ve Singer, S. (2009). Start-up nation: The story of Israel’s economic miracle. Twelve Books. https://ia600509.us.archive.org/7/items/TheLeanStartupErickRies/start-up_nation_the_stor.pdf
TÜBİTAK (2024). TÜBİTAK 2024–2025 Öncelikli Ar-Ge ve Yenilik Konuları. https://tubitak.gov.tr/tr/kurumsal/politikalar/tubitak-2024-2025-oncelikli-ar-ge-ve-yenilik-konulari
Etzkowitz, H., ve Leydesdorff, L. (2000). The dynamics of innovation: From National Systems and “Mode 2” to a Triple Helix of university–industry–government relations. Research Policy, 29(2), 109–123. https://doi.org/10.1016/S0048-7333(99)00055
OECD (2019). Regions and Innovation: Collaborating Across Borders. OECD Publishing. https://www.oecd.org/content/dam/oecd/en/publications/reports/2013/11/regions-and-innovation_g1g37cba/9789264205307-en.pdf
TÜBİTAK (2023). Girişimcilik Destek Programları Raporu. https://www.tubitak.gov.tr
T.C Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı (2023). Ar-Ge ve Yenilik Ekosisteminin Güçlendirilmesi. https://www.sbb.gov.tr/wp-content/uploads/2025/08/Ar-Ge-ve-Yenilik-Ekosisteminin-Guclendirilmesi-OIK-Raporu_01082025.pdf



